Go On/To/For Farkliliklari ve 30 Ornek Cumle

  Go to, "go on” ve “go for” ifadeleri, İngilizcede farklı anlamlara sahip olan yaygın ifadelerdir (fiil obekleri). İşte bu ifadelerin kullanimlarindaki farkliliklarini orneklerle inceleyelim.

  • Go to: Bir yere gitmek anlamına gelir. Örneğin, “I want to go to the park.” (Parka gitmek istiyorum) cümlesinde olduğu gibi, belirli bir yere gitmek için kullanılır.

  • Go on: Devam etmek anlamına gelir. Örneğin, “Please go on with your presentation.” (Lütfen sunumunuza devam edin) cümlesinde olduğu gibi, bir etkinliği veya konuşmayı sürdürmek için kullanılır.

  • Go for: Bir şeyi seçmek veya elde etmek anlamına gelir. Örneğin, “I’m going for a run.” (Koşuya çıkıyorum) cümlesinde olduğu gibi, bir aktiviteyi seçmek veya bir hedefe ulaşmak için kullanılır.

Bu ifadelerin kullanımı zamanla değişebilir ve bağlamdan bağlama farklılık gösterebilir. İngilizce öğrenirken, bu ifadeleri örnek cümlelerle ve pratik yaparak daha iyi anlayabilirsiniz. 

Go To Kullanimina 10 Ornek

İngilizce’de “go to” ifadesi birçok farklı anlamda kullanılır. İşte bazı örnekler:

  1. Bir yere gitmek: I’m going to the store.

  2. Bir şey yapmak: I’m going to take a shower.

  3. Bir şeyi kabul etmek: I’ll go to the party.

  4. Bir şeyi denemek: I’m going to try sushi for the first time.

  5. Bir şeyi yapmaya karar vermek: I’m going to start exercising more.

  6. Bir şeyi tamamlamak: I need to go to the bank before it closes.

  7. Bir şeyi almak: I’m going to buy a new car.

  8. Bir şeyi öğrenmek: I’m going to learn how to play the guitar.

  9. Bir şeyi izlemek: Let’s go to the movies tonight.

  10. Bir şeyi ziyaret etmek: We’re going to visit my grandparents this weekend.=




Go On Kullanimina 10 Ornek

“Go on” ifadesi, İngilizcede farklı anlamlara sahip olan yaygın bir ifadedir. İşte bu ifadenin farklı kullanımlarından 10 örnek:

  1. “Please go on with your presentation.” (Sunumunuza devam edin) .
  2. “I can’t believe you’re going on vacation again!” (Yine tatile çıkıyorsun, inanamıyorum!) .
  3. “The show must go on.” (Gösteri devam etmeli) .
  4. “I’m sorry to interrupt, but can you go on?” (Üzgünüm, sizi kesmek istemem ama devam edebilir misiniz?) .
  5. “Let’s not let this argument go on any longer.” (Bu tartışmayı daha fazla uzatmayalım) .
  6. “I don’t want to go on a diet.” (Diyete girmek istemiyorum) .
  7. “The meeting went on for hours.” (Toplantı saatlerce sürdü) .
  8. “The concert will go on as planned.” (Konser planlandığı gibi devam edecek) .
  9. “I can’t wait for the party to go on!” (Partinin başlamasını sabırsızlıkla bekliyorum!) .
  10. “The movie was so boring that I couldn’t go on watching it.” (Film o kadar sıkıcıydı ki izlemeye devam edemedim) .

ingilizce de `go on` ifadesini ogrenmeye calisiyorum bana kisaca ozetleyip 10 ornek cumle getir

Ayrica `go on` ifadesini kullanabilecegimiz diger alanlari daha detayli orneklendirelim.

  1. Devam etmek: Bir şeye devam etmek anlamında kullanılır.

  2. Konuşmaya devam etmek: Konuşmayı sürdürmek anlamında kullanılır.

  3. Başka bir şeye geçmek: Gelecekte başka bir şey yapmak anlamında kullanılır.

  4. Bir şey hakkında konuşmak: Bir şey hakkında uzun süre konuşmak anlamında kullanılır.

  5. Bir şeyi yapmaya devam etmek: Bir eyleme devam etmek anlamında kullanılır.

  6. Bir şeyin olmasına izin vermek: Bir şeyin olmasına izin vermek anlamında kullanılır.

  7. Bir şeyi kabul etmek: İstemediğiniz bir şeyi yapmayı veya kabul etmeyi kabul etmek anlamında kullanılır.

  8. Bir şey hakkında konuşmak: Bir şey hakkında konuşmak anlamında kullanılır.

  9. Bir şey hakkında yakınmak: Bir şey hakkında yakınmak veya sık sık eleştirmek anlamında kullanılır.

  10. Bir şeye başlamak: Bir işe başlamak veya bir cihazın çalışmaya başlaması anlamında kullanılır.

Go On Kullanimina 10 Ornek


Go on ifadesi farkli anlamlarda kullanilir. İngilizce’de kullanılan bir fiil öbeğidir. Bu fiil öbeğinin en yaygın anlamlarından bazıları şunlardır:
  1. To try to get something (bir şey almaya çalışmak): I’m going for a promotion at work.

  2. To choose something (bir şeyi seçmek): I’ll go for the steak, please.

  3. To like something (bir şeyden hoşlanmak): I don’t really go for horror movies.

  4. To attack someone (saldırmak): The dog went for the postman.

  5. To be valid or applicable (geçerli olmak): These rules go for everyone.

  6. To be suitable or appropriate (uygun olmak): This dress will go for the party.

  7. To aim at something (bir şeye yönelmek): The company is going for a younger demographic.

  8. To pursue something (bir şeyi takip etmek): She’s going for her dream of becoming an actress.

  9. To be sold at a certain price (belirli bir fiyata satılmak): The car went for $10,000 at auction.

  10. To attack or criticize someone verbally (sataşmak): He went for me as soon as I walked in.

Yorum Gönder

0 Yorumlar